Girdi fiyatları yerinde sayarken et fiyatlarındaki ani düşüş, sektörde deprem etkisi yarattı. Çiftçi mi kazanacak, tüketici mi? Yoksa bu düşüşün faturası kime kesilecek?
GİRDİ FİYATLARI: DURAĞAN SULAR DALGALANMAYA HAZIR MI?
Türkiye’de tarımsal üretim, girdi maliyetleri, üretici fiyatları ve market fiyatları arasındaki hassas denge üzerinde yükseliyor. Bu denge, çiftçinin refahını ve tüketicinin kesesini doğrudan etkiliyor. Son dönemde yaşanan gelişmeler, bu dengenin sarsıldığına işaret ediyor. Gübre ve yem gibi temel tarımsal girdilerin fiyatları büyük ölçüde sabit kalırken, kırmızı et piyasasında beklenmedik bir düşüş yaşanıyor.
GÜBRE VE YEM: MALİYETLER YÜKSEK, UMUTLAR AZ
Gübre fiyatlarında yaşanan kısmi düşüşler, çiftçiye nefes aldırsa da, genel girdi maliyetleri hala yüksek seviyelerde seyrediyor. Üre ve DAP gibi temel gübrelerin fiyatları, geçmiş yıllara göre daha düşük olsa da, beklenen düşüş bir türlü gerçekleşmiyor. Hayvan yemi fiyatları da benzer bir seyir izliyor. Süt yemi, besi yemi gibi temel yem çeşitlerinin fiyatları, çiftçinin bütçesini zorlamaya devam ediyor. Bu durum, hayvancılık sektöründe karlılığı olumsuz etkiliyor ve üreticileri zor durumda bırakıyor.
ÜRETİCİ FİYATLARI: KESİM FİYATLARI NE DİYOR?
Hayvan kesim fiyatları, üreticinin gelirini doğrudan etkileyen en önemli faktörlerden biri. Ulusal Kırmızı Et Konseyi’nin verilerine göre, büyükbaş hayvanların kesim fiyatlarında önemli bir değişiklik yaşanmıyor. Ancak, girdi maliyetlerinin yüksekliği ve et fiyatlarındaki düşüş, üreticinin kar marjını daraltıyor. Canlı hayvan satış fiyatları da benzer bir tablo sergiliyor. Besilik dana ve düve fiyatlarında yaşanan dalgalanmalar, üreticinin geleceğe yönelik yatırım yapma iştahını kaçırıyor.
ET PİYASASI: FİYATLAR NEDEN ÇAKILIYOR?
Kırmızı et piyasasında yaşanan fiyat düşüşü, tüketicinin yüzünü güldürse de, bu durumun sürdürülebilirliği tartışmalı. Özellikle kıyma ve kuşbaşı gibi temel et ürünlerinde yaşanan indirimler, market raflarında dikkat çekiyor. Ancak, bu düşüşün arkasında yatan nedenler, üreticiyi endişelendiriyor. İthalatın artması ve talebin azalması, et fiyatlarını aşağıya çekiyor. Bu durum, yerli üreticinin rekabet gücünü azaltıyor ve sektörde dengesizliklere yol açıyor.
İTHALAT: YERLİ ÜRETİMİN CANINA MI OKUYOR?
Türkiye’nin et ithalatı son yıllarda önemli ölçüde arttı. Bu durum, yerli üreticinin pazar payını daraltıyor ve fiyatlar üzerinde baskı oluşturuyor. İthal etin daha ucuz olması, tüketicinin tercihini bu yönde kullanmasına neden oluyor. Ancak, bu durum uzun vadede yerli üretimin zayıflamasına ve sektörde dışa bağımlılığın artmasına yol açabilir.
TALEBİN AZALMASI: TÜKETİCİ ET YERİNE NE KOYUYOR?
Ekonomik belirsizlikler ve enflasyon, tüketicinin alım gücünü azaltıyor. Bu durum, et tüketimini olumsuz etkiliyor. Tüketiciler, et yerine daha ucuz protein kaynaklarına yöneliyor. Tavuk, balık, baklagiller gibi alternatif protein kaynakları, etin yerini almaya başlıyor. Bu durum, et talebinin azalmasına ve fiyatların düşmesine neden oluyor.
ÇİFTÇİ NE YAPMALI?
Peki, bu durumda çiftçi ne yapmalı? Girdi maliyetlerini düşürmek, verimliliği artırmak ve pazarlama stratejilerini geliştirmek, çiftçinin elindeki en önemli silahlar. Ayrıca, devletin çiftçiye yönelik desteklerini artırması ve sektördeki dengesizlikleri gidermesi gerekiyor. Yerli üretimi teşvik etmek, ithalatı kontrol altında tutmak ve tüketici bilincini artırmak, sektörün sürdürülebilirliği için hayati önem taşıyor.
SONUÇ: ÜÇLÜ SINAV DEVAM EDİYOR
Türkiye’de tarım ve hayvancılık sektörü zorlu bir sınavdan geçiyor. Girdi maliyetleri, üretici fiyatları ve piyasa fiyatları arasındaki dengeyi korumak, sektörün geleceği için kritik önem taşıyor. Hükümet, üretici ve tüketici işbirliği ile bu sınavdan başarıyla çıkmak mümkün. Aksi takdirde, et fiyatlarındaki düşüşün faturası, hepimize ağır olabilir.









